Sevgili okuyucularım, ülkemizin şu anda bulunduğu durumda, aslında içimden bir şey yazmak gelmiyor. Sadece sorunlarımızı alt alta sıralasam zaten bu sayfa dolar. Korona pandemisinin doğru yönetilmemesi nedeniyle ekonomik destek olmadan yapılan kısıtlamalar, “mış” gibi yapılan uygulamalar halkı gerçekten bezdirdi. Aşı konusu ise tam bir muamma. Üstüne üstlük bu konuda doğruları söyleyen bilim adamlarına linç kampanyaları başlatıldı. Sadece bu değil, gerçekte yaşadığımız hayat pahalılığı, enflasyonu değerlendiren bir kurum soruşturmaya alındı. Ha bire yapılan zamlarla yaşadığımız sıkıntılarla açıklanan enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını zaten anlamak için hesaplamaya bile ihtiyacımız yok.

*

Bugün için 3 milyon hanenin, elektrik faturasını ödeyemediği için elektriği kesilmiş durumda. Ödediğimiz elektrik faturasında KDV nin %18 den %1 e indirilmesi, milyarlarca para toplayıp tarafsız haber sunmayan, belki de çoğumuzun seyretmediği TRT payının kaldırılması, başkalarının kullandığı kayıp kaçak elektrik bedelinin ve sayaç okuma bedelinin kaldırılması ile ilgili olarak CHP meclise bir kanun teklifi vereceğini duyurdu. Meclise geldiğinde nasıl sonuçlanacağını, halkın yararına bir sonuç çıkıp çıkmayacağını hep birlikte izleyeceğiz.

*

Dış politika deseniz tam bir kaos. Daha önce ilişkilerimizi bozduğumuz ülkelerle yeniden ilişkilerimizi düzeltmeye çalışıyoruz. Bir de üstüne üstlük ABD giderek ağırlaşan baskılarının dozunu arttırdıkça arttırıyor. ABD başkanı Biden’in 24 Nisan konuşmasında önceki başkanların kullandığı “büyük felaket” sözü yerine “soykırım” sözcüğünü kullanması tuzu biberi oldu. Verdiğimiz yanıt ise halkımızı tatmin etmedi.

*

Ekonomi sıkıntıda, eğitim yapılamaz durumda, yargı ile ilgili sıkıntılar çok. Ülke kanunlarla değil, kararnamelerle yönetiliyor. Kararnamelerin getirdiği sorunları düzeltmek için yeniden kararnameler yayınlanıyor. Sonuçta yönetilemiyoruz. Bunları yazarken aklıma seneler önce yazdığım bir makalem geldi, “Tramola”. Şöyle yazmışım:

“Yelkencilikten anlayan dostlarımın iyi bildiği bir konuya değinerek konumu kurgulayacağım. Yelken ile rüzgarı baştan (yaklaşık) 30 derecenin altında aldığımız açılar hariç her istikamette seyredebiliriz. Gideceğimiz istikametin rüzgarın geldiği yönde olması halinde ise rüzgarı açılı alarak zigzaglar çizerek ulaşmak istediğimiz yere doğru gideriz. Zigzag çizerken rotamızı değiştirmek için yaptığımız hareket tramola atmak olarak adlandırılır. Bu tecrübe isteyen bir seyirdir. Hız, zamanlama ve dönüş noktası tespiti ustalık ister. Yanlış manevra tekneyi devirebilir özellikle (ülkemizin içinde bulunduğu durum gibi) dar boğazlarda tramola atmak çok daha ciddi bir iştir. İyi bir ekip, iyi bir Kaptan (yani lider) gerektirir. Dar boğazda yanlış bir zaman ve yanlış yerde tramola atmak isterseniz tekne dönmez, dümen kontrol tutmaz ve geri geri gitmeye başlar. Buna ölü veya ters tramola denir. Bu durumda tekne ta başladığı noktaya kadar geri gitmeye devam eder. Bu arada gemi kayalıklara çarpabilir veya karaya oturabilir. Aynı ekip ve kaptan aynı manevraları yapacağı için bu durumda tek çözüm kaptanın değiştirilmesidir.”   Yorumu size bırakıyor, sağlıklı, huzurlu günler diliyor, önümüzdeki bayramınızı kutluyorum…