Bizim köyün Arnavutköy'ün güler yüzlü çalışkan postacımız pencere kenarında otururken, dışarıdan seslendi:

'Oğuz Alpözen Hocanın kitabını getirdim!' diye…
Arnavutköy İstanbul Beşiktaş'ta, Bodrum Kalesi ve Müzesi önceki müdürlerinden Dr.hc. T.Oğuz Alpözen'in gençliğinin geçtiği Bebek semtinin hemen yanı başında…
Ama İstanbul'da sonradan göçlerle kurulan büyük bir ilçenin adı da Arnavutköy…
Zaten İstanbul'da önemli semtlerin, hemen hepsi köyden oluşmuş;
İşte Kadıköy…                                                                      
Ama içinde 'köy'ü barındıran o kadar yerleşim merkezi var ki şaşırırsınız.
Tabii ki 7 tepe üzerinde kurulduğu bildirilen, şimdi komşu illerle yollarla değil konutların yanyana sıralanmasıyla kurulmuş durumda…
 
Doğa sevgisi ile…
 
İzmir Damlacıklı T. Oğuz Alpözen'in bu son eserinin başlığı şöyle:
'Halikarnas Balıkçısı'nın ışığında, Bodrum Kalesi ve Müzesi'
Geçen hafta Bodrum Belediyesi'nin canlı yayınındaki sempozyumda yaklaşık bir buçuk saate yakın Oğuz Alpözen'i inanın keyifle ve merakla dinlemiştim…
Bu arada A. Semih Tülay'ın şu satırları ile öğrendim bu önemli belge niteliğindeki eseri..
Semih Tülay şöyle duyurmuştu bu kitabı;
'Müze büyüğümüz, Türkiye'nin ilk sualtı arkeoloğu T. Oğuz Alpözen'in yeni çıkan kitabı, uluslararası ödül alan bir müzenin yoktan var edilişinin ve sonrasında 'yok edilişin' ders olacak acıklı öyküsü…
Sn. Oğuz Alpözen'e teşekkür ediyorum.
Daha nice kitaplara…'
 
Şaşırdınız mı?
 
Birçok önemli isim kitabın yayınlandığını duyunca güzelliklerle süslü methiyeler yazdı Dr. Hc. T. Oğuz Alpözen için…
İçlerinden birini seçtim…
Bakın Rifat Ergenç ne diyor?
'Oğuz Alpözen Türk Müzeciliğinin tartışmasız en önemli kilometre taşlarından biridir.
Muhteşem bir müze kurmuş ve müzecilik örneği vermişti.
Her güzel şeyin içine edildiği gibi onun müzesi de yok edildi!
Şaşırdık mı?'
Aslında Rifat Bey yorumunu, görüşünü şöyle bitirmeliydi;
'Şaşırdınız mı?' diye…
 
Alnının akıyla
 
24 Nisan'da…
Yani daha yeni!
Atina'dan tanıdığım, Bodrum'daki hizmetlerini takip ettiğim Özgen Acar, 'Dünya'da bir ilke öncülük edenleri saygıyla anıyoruz' diyerek 'Denizaltı Arkeolojisi Bodrum'da' yazısını kaleme aldı…
Ben sadece bir paragrafı paylaşayım:
Benim de tanıdığım ve birkaç kes söyleşi yaptığım, Amerikalı bilim insanı, Prof. Dr. George Bass şöyle demişti;
'1960'da Türk Hükümetinin izniyle Bodrum Kalesi'ndeki müze için naçizane ilk adımımı attım.
Ancak, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi bugün dünya çapındaki ününü, Müdür Oğuz Alpözen'in ileri görüşlülüğü, hayal gücü ve sıkı çalışmasına borçludur.'
Belki ben de bir gün, 3 ayda bir şikayetler ve iftiralar nedeniyle ifade veren, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden daha çok müfettişlere hesap veren, 'Deli Şövalye' diye hakkında methiyeler yazılan, tanımaktan büyük mutluluk duyduğum Oğuz Alpözen hocam için o günleri dizi halinde sizlerle paylaşırım.
Usta Kalem Özgen Acar yazısını şöyle tamamlamış;
'Teftişlerin hepsinde; 'Neden yapmadın?' diye değil, 'Neden yaptın?' diye sordular. Müzedeki her salonun açılışından sonra mutlaka soruşturma geçirdik, hepsinden de alnımızın akıyla çıktık!'