Tarkan ‘Geççek’ dedi

Bir anda yer yerinden oynadı
Daha önce de Sezen Aksu’nun şarkısı için benzer şeyler yaşanmıştı.
Şarkıyı herkes kendi kafasına göre yorumladı.
Muhalefet iktidara vurmak için kullandı, iktidar taraftarları Dombra ile yanıt verdi.
Tarkan eminim bundan daha güzel, daha coşkulu bir reklam yapamazdı, yaptıramazdı.
Reklam şirketlerine para vermeden şarkının kendisi reklam oldu.
Kimi alkışladı kendi kampının neredeyse sözcüsü yaptı Tarkan’ı, kimisi de yeden yere vurdu.
Tarkan’da onca gürültü kopunca,
“Başta korona salgını olmak üzere dünyadaki üzücü olaylar sebebiyle” şarkıyı yaptığını söylese de İktidarın gidişine uyarlanıverdi şarkı.
Yani istese de istemese de şarkı kamplaşmadan yana olan güçlerin silahı ve kalkanı oldu.
Bir anlamda ayna mı tuttu ne bu garip histeriye.
Sadece ‘Geççek’ dendi.
Ne geçecek, nasıl geçecek yerine ne gelecek hiç düşünülmeden.
Geçecek elbet, her şey gibi geçecek istenmeyen şeyler.
İyi de Erdoğan gidince bir anda her şey güllük gülistanlık mı olacak?
Sihirli değnek mi var birilerinin elinde.
Güldürmeyin insanı!!
Sen daha oturup birçok konuda mutabakata varamamışken, seçim olsun iktidar gitsin dersen nasıl güven duysun insanlar sana?
Altı parti tek bir başkan adayına onay verecek mi?
Hadi bırakın liderlerin onay vermesini, partilerin tabanları buna ne diyecek?
Yoksa her şeyin yine tıpış tıpış olacağını mı düşünüyorsunuz?
Mesela Kemal Bey diyor ki:  "Millet İttifakı,’ siz aday olun’ derse kabul ederim. Çünkü onurlu bir görev Cumhurbaşkanlığı ve onurlu görevin çok ötesinde Türkiye'ye gerçek anlamda demokrasiyi getirecek kişi olacak".
Bu da demek ki Millet İttifakı’nın adayının belirlenmesi için daha çok zaman gerekecek.
Her parti tabanına soracak, görüşler alınacak.
Bırakın diğer partileri, Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kendi partisi kabul edecek mi?
Mademki demokrasiden bahsediliyor. CHP içinden Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyenler olursa, oturun oturduğunuz yerde deyip sonra da demokrasiden mi bahsedilecek?
Hepimizin bildiği gibi Cumhurbaşkanlığı için CHP içerisinde en az iki aday daha var.
Kaldı ki birisinin yüzünde ‘Rabbiyesir’ dahi görenler vardı.
Hadi onu da geçtim.
Uluslararası Münih Güvenlik toplantısına dahi çağırılan vardı.
Hatta bazı Büyükelçiler partiden önce İstanbul’a ziyarete gidiyorlardı.
Bu ilginin boşuna olmadığını herhalde anlamayan yoktur.
Hele hele 1938 de yitirdiğimiz Gazi Mustafa Kemal’e 1939 yılında “Zeytincilik Yasası” çıkartıyorsan.
CHP’yi iyi bilen Savcı Sayan’ın biz bel altı siyaseti yapmıyoruz diye açıklamadığı olayı, geceliği yüz bin TL olan Otel odasında konaklamayı (Bunu kim ifşa etmiş olabilir yakınında olan kişilerden başka?), 2009 yılının kasım ayındaki Almanya-Frankfurt-Kempinsky otel gibi, bazı hoş olmayan bilgiler, yavaş yavaş basına sızdırılıyorsa.
Büyük laf etmemek gerekiyor.
Dönelim Tarkan’a
Şarkı nasıldır bilemem en azından tarzım olmadığı için. O eleştirmenlerin işi.
Ama bazı sözleri var ki herkesin kulağına su kaçırmalı.
İktidar da rahatlıkla kullanabilir.
 “Sen ferah tut içini,
Biz neleri atlatmadık ki!.."
Evet, her şey gibi bu günler de geçecek, kimse baki kalmayacak, ama sonrasında ne olacak, asıl soru bu.