Küçük bir kız çocuğu eczaneye girer:

'Mucize var mı amca?' der.

'Mucize mi? Ne yapacaksın ki?' diye yanıt verir eczacı...

Çocuk anlatır:

'Kötü̈ bir cisim kardeşimin başında gittikçe büyüyor.

Babamın söylediğine göre ancak 'mucize' onu kurtarabilirmiş!

Ben de bütün paramı getirdim ki, 'Mucize' alayım!'

Eczacı üzüntüyle:

'Yavrucuğum sana yardım edemeyiz.

Burada 'mucize' satmıyoruz ki!..'

Kızın gözleri dolar:

'Ama kardeşim ölüyor!

Lütfen, ne olur bana bir mucize verin.'

Birden arkadan bir el çocuğun başını okşar ve yumuşak bir sesle:

'Gel bakalım ne kadar paran varmış̧ görelim' deyip, paraları sayar ve sonra:

'Aman Allah'ım tam da kardeşine bir mucize alabilecek kadar paran varmış!

Çocukla biraz konuştuktan sonra:

'Şimdi beni eve götür de bakalım kardeşine, bir mucize bulabilecek miyiz?'

O adam dünyaca meşhur beyin cerrahı profesörüydü!

İki gün sonra, hiçbir ücret almadan ameliyatı gerçekleştirdi.

Bir müddet sonra çocuk iyileşti.

Söylendiğine göre, bu olayı Almanya'da Hannover Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ilmi bir konferansta anlattı.

İyiliğin ne dini ne rengi nede ırkı yoktur.

Ve o profesör, hem ülkemizde ve dünyada tanınan, meşhur İranlı beyin cerrahı Madjid Samii'ydi!..

Bu ünlü hikaye ya da olayı anlatmamın nedeni şu;

Mucize bazen içimizde, bazen da yanımızda olur...

Elimize her an, hiç ummadığımız bir anda fırsat geçebilir.

İşte önemli olan bu fırsatın, ya da şansın sizi bulmasıdır.

Ama bu da evde oturarak, bekleyerek olmaz...

Bu Türkiye'de de olabilir, İran'da ya da başka ülkelerde de...

Yani  her türlü olumsuzluklara rağmen moralimizi bozmayalım, bir bakarsınız 'mucize' bizi de bulur...

Bu tatil günü biraz da moral aşılamak için bu gerçek hikayeyi anlatmak istedim.

Şimdi de hayatın bir gerçeğine dönelim:

Herkesin basit bulduğu, önemsemediği bir konuyu Urla'dan örnekler vererek iki yıl üst üste anlattım ama yetkililerin dikkatini bir türlü çekememiştim.

Konu; çöp konteynerleri ve ilave olarak virüsler...

Sanıyorum konuyu bilimsel olarak ele alan Ulvi Taşkın Bey...

Ama ben notları Gazeteci Artun Sucuoğlu'ndan aldım...

Lafı fazla uzatmadan konuya gireyim:

KİR VE KOKUDAN SONRA VİRÜS

Kentimizin sokaklarında olsun, işletmenizde hatta evinizde bile ne tür çöp konteyneri olursa olsun, sonunda kirlenir ve kokar.

Çöp kovalarını temizlemek özellikle yaz aylarında önemlidir, ancak her türlü atık zamanla çöp kutularına yapışacak ve çöp kutunuzu kirli tutacaktır.

Hatta bazen medyaya konu olduğunu ve bazı grupların 'Hasta olacağız' diyerek ayağa kalktıklarını da biliyoruz.

Yine biliyoruz;

Dış mekânda çöp bidonlarının bulunması bile hoş olmayan kokulara ve haşerelere neden olabilir.

Çoğu çöp Konteyneri bakteri veya küf üretmeye başlayacak ve bu da hastalık potansiyeline yol açacaktır.

Uzmanlar da biraz bilgi sahibi olanlar da söyleyebilir:

Soğuk algınlığı ve alerjilerden solunum yolu hastalıklarına ve cilt reaksiyonlarına kadar, onları doğru şekilde temizlemezseniz kirli kutuların sizi hasta etmesinin birçok yolu vardır.

Unutmayalım:

Çöp kovalarını açık alanda sokakta temizlemeye çalışmak ve bunu uygun olmayan şekilde yapmak hassas çevremize zarar verebilir.

Açık ortamda çöp konteyneri temizliğindeki suyu oluklara, kanalizasyona akıtarak doğrudan yüzdüğümüz ve balık tuttuğumuz plajlara, göllere ve nehirlere akar ve suya ciddi zarar verebilir.

Bu konu son zamanlarda sulak alanlarda ele ahır ve ağıl yönüyle ele alınıyor.

Hanelerin atıkları da konu oluyor.

Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin önemli adımlar attığını da biliyoruz.

NEDENSE ÖNEMSENMİYOR

Tüm bunlar, insanlar ve vahşi yaşam için bir tehdit.

2019 yılının sonlarında Çin'in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde ortaya çıkarak hızla dünyaya yayılan Korona virüs hastalığı COVID-19 novel bir virüsten kaynaklanan bulaşıcı bir hastalıktır.

Korona virüs hastalığı en çok, hastalığa yakalanmış kişilerle öksürdükleri veya hapşırdıkları sırada temasla bulaşır.

Ayrıca kişilerin, üzerinde virüs bulunan bir yüzeye veya nesneye dokunup daha sonra kendi gözlerine temasıyla hastalık bulaşması gerçekleşir.

Salgının yayılımını takiben artan maske ve eldiven kullanımı ve hastalığı yayabilecek bütün etkenler kullanıldıktan sonra çöp kovalarına atılmaktadır.

Bu sebeple çöp kovaların temizliği ve dezenfeksiyonu bu süreçte azami önem arz etmektedir.

Çöp konteynırları etkin bir şekilde temizliği yapılarak, koku oluşumu engellenmeli steril hale getirilmelidir.

COVİD-19 salgını bittikten sonrada sterilizasyon sayesinde diğer bulaşıcı hastalık taşıma riski oluşturan larva ve sinek oluşumu da engellenecektir.

CESARET İSTER

Ayrıca Şehrin sokak ve caddelerinde çöp konteynırları temiz ve steril hale getirilirken şehirlerimiz de layık olduğu sağlıklı ve temiz bir çevreye kavuşacaktır.

Salgının yavaşlamasının en etkili yollarından biri bu temizliği ve dezenfeksiyonu sağlayabilmekten geçmektedir.

Bu araç sayesinde çöp konteynırları yerinde, hızlı, ekonomik ve etkin bir şekilde temizliği yapılarak, virüs için yayılım alanı olabilecek konteynırlar sterilize hale getirilecektir.

Ayrıca koku oluşumunu engellenirken, aynı zamanda larva ve sinek oluşumunun da önüne geçilerek, diğer bulaşıcı hastalıkların da önüne geçilecektir.

Sanıyorum bu konuda yaşama geçirilen araçlar da var...

Ne fiyatını bilirim, ne de nerede yapıldığını...

Ama bu araç sayesinde kapalı su sızdırmaz yıkama odası içerisinde çöp kovası bulunduğu yerde basınçlı su ile içi ve dışı yıkanıp dezenfekte edildikten sonra tekrar yerine bırakıldığını biliyorum.

Herhalde belediyelerimiz de kurumlarımız da buna önem verirler.

Bir insanımızı bile hastalıktan kurtarsak, dünyaya bedeldir...

Şunu da ilave edeyim:

Kimse veya kurum ile hiçbir bağlantım yok, olmadı, olamaz da...

Bu teknik bir konu...

İyinin daha iyisi için biraz cesaretli olmak yeter...

RUSLAR KULLANIYOR

Yeri gelmişken anlatayım:

Sanıyorum ilk kez 'Asfalt Osman' yani Osman Kibar'ın belediye başkanlığında oldu...

Caddelerin temizliği için motorlu temizlik süpürge araçları alındı.

Amerikan malı idi...

Büyük yenilikti...

Sokaklar pırıl pırıl olacaktı....

Önceleri alkışlandı bu girişim..

Ama ya sonra, 'Yedek parça' yoktu...

İthal edilmiyordu...

Ve bozulanı garaja çektiler..

Belediye, yani İzmirliler de büyük maddi kayba uğramışlardı...

Alım heyeti geleceği ve yedek parçayı düşünmemişlerdi...

Şimdi bu konuda biz de çok iyiyiz...

Petersburg'da, yani Rusya'da bizim temizlik araçlarımızla sokakların temizlendiğine tanık oldum...

Demek ki, artık biz de ithalattan ihracata döndük...

Şimdi sıra, cadde ve sokak temizliği kadar çöp konteynerlerinin temizliğinde...