Fırsatlar neye benzer?
Söyleyeyim;
Hafta sonuna, ya da bir kutlamaya benzer!
Neden mi?
Çok beklersiniz ama çabuk geçer…
Bazen tadı ağzınızda kalır, bazen de acısı…
Şimdi sizinle Lale Özdemir'in bir anını paylaşacağım; 'acı'  mı, 'tatlı' mı nedir, siz karar verin…
Benim için önemli olan şu:
Artık İzmirli hemşehrilerim, 'Böyle gelmiş, böyle gider' demiyor!
Sıkıntıyı, gördüklerini, yaşadıklarını anlatıyor…
Arada abartılar da oluyor, siyaset karıştıranlar da…
Ama önemli olan gerçek ve samimiyet…
Lale Hanım görüntüleri de filme anlatıyor…
'30 Ekim saat 13:00; Konak İskelesinden Karşıyaka Bostanlı seferi. Yüzlerce insan kapalı salonda, tıkış tıkış bekletildi!
Dışarıda 4 tane feribot var!
Ama seferden gelen yüzlerce insanın nefes kokusuyla dolu feribota aninde bizleri doldurdular.
Karşıyaka ve Bostanlıyı birleştirmeyi akıl edip, belediyeye ekonomi yapan yetkiliyi bu seferlere binmeye davet ediyorum…
'Dünya Şehri İzmir' hayal!
Tıkış tepiş vapur gerçeğimiz.
Corona gerçeğinde yetkilileri gerçekleri görmeye davet ediyorum.
Online seminerler yerine iskelelerden canlı yayın yaparlarsa onlarda bizleri anlayabilirler…'
Lale Hanım'a ancak teşekkür edebiliriz…
Şimdi bahane hazır;
Tatil günü olduğu için, kaptanlar yoktu!
Kabul edilemez…
Şimdi sendikalar da araya girecekler, 'İşçinin hakkı!' diyecekler,
Ya da 'Çalışanın hakkı!'
Kamu görevi olanların böyle söylemeleri hakları değil…
Lale Hanım yakın zamanda değil…
Ama yıllarca önce bir cumartesi, belki de Pazar günü toplumu ilgilendiren bir üst yöneticiyi aradığımda beni azarlamıştı:
'Bugün tatil, beni bunun için mi rahatsız ediyorsunuz!'
Bu kafada yöneticiler varsa, yapacak bir şey yok…
'Ehliyet' ve 'liyakat' diyoruz…
Bunlar olmadıktan sonra, torpilliler bir yerlerde oluyorsa sadece 'Düzen değişmeli!' diyebiliriz…
Bir de yönetim kurullarına bakın, İzmirliler sayesinde bir eli yağda, diğer eli balda olanlara…
Biri ikisi çalışıyor, diğerleri sadece imza atıp para alıyorsa ne yapabiliriz?
Yine eski İzmir'den bir iki örnek vereyim;
Alsancak Stadında ya da Halkapınar'da Atatürk Stadında maç oynandığında, salonlarda gösteriler olduğunda, bayramlarda, gerek ESHOT, gerekse METRO yöneticileri mesai gözetmeksizin kalabalığa göre araçları hizmete sokuyorlardı…
Yani her zaman tedbirli idiler…
Belki de şimdiki yöneticilerin bunlardan bilgi ve haberi yoktur…
Ya da ben yanılıyorum…
Çünkü kalabalıkla iki yıldır işim yok…
Kimisi fırsatı değerlendirir, kimisi de sıkışır kalır…
Nasıl düşünürseniz, düşünün…
Umarım bundan sonra daha düzgün ve düşünceli, vizyon sahibi yöneticiler görürüz…