Bazı güzellikleri anımızda saklarız…

Bazılarını unutur gideriz…
Ama öyle güzel, eğitici, öğretici, düşündürücü sözler vardır ki, yıllarca hepimizin peşinden gelir…
Ne demiş Özdemir Asaf:
‘Bir seviyi anlamak bir yaşam harcamaktır!
Harcayacaksın!’
Biri diğerine;
Örneğin;
Bilgin Önder, Yeni Haber’i çıkaran Muzaffer Tezel’e, ‘Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun? demiş..
O da Turgut Uluhan’a aralarında geçeni şöyle özetlemiş;
‘Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an, bozmadım!’

 
*

Urla Balıklıova’dan ‘enginar’ üreticisi Mehmet Dönmez bizi eski günlere götürüyor.
Mehmet Dönmez,
‘Ardına kadar açık, ahşap kapılarla başladık!
Zamanla kapıya bir çengel taktık!
Olmadı, asma kilit yaptık.
Olmadı, demir kapı yaptık.
Olmadı, çelik kapıya çevirdik.
Baktık olmadı, çelik kapıya üç farklı kilit yaptık.
O da yetmedi;
Her kilidi 3’er defa kilitledik.
Yetmedi!
Bir de alarm taktık!
Yetmedi; kamera sistemi de kurduk.
Bütün bu önlemlere rağmen, sabah uyandığımızda, iç çamaşırlarımıza kadar soyulmamış olma ihtimalimiz fifty fifty!’
Ve devam ediyor Mehmet Dönmez;
’90 bin cami var bu ülkede!
Eğer din ahlaklı nesiller yetişmesini sağlıyorsa, bu kadar hırsız tarlada mı, saksıda mı yetişti?’
Bu arada küçük bir anımsatma yapayım;
Deprem gerçeği ile yaşıyoruz!
Bir yer sarsıntısında, bir yangında, bir afette kapıları üç kilitli, pencere ve kapıları demirli binalardan nasıl çıkacağız?


Ben de bu arada Rockfeller gerçeğinden söz edeyim!
İşte itirafları;
‘Türk’ler okumayı sevmiyor!
Ezber ya da duyumlara göre hareket ediyorlar!
Okuyup da gerçekleri görseler, hiç kimse Türklerle baş edemez.
En büyük kazancımız;
Cahil olmaları!...’
Boşuna söylemiyorlar,
Bazı politikacılar ve sözde kanaat önderleri okula da eğitime de karşılar…
Bunlara ‘maşa’ mı diyeceğiz, oportonist mi? Ya da menfaatçi mi?
Artık siz karar verin?