Bir önceki yani dünkü yazımı okuyanlar görmüştür.

‘Kamp Ateşi Türkiye Arama Kurtarma Derneği’ gönüllüleri, 30 Ekim 2020 tarihindeki depremden sonra hasar gören binaların önünde nöbet tutan gece bekçilerine çorba ikram etti.
Sakın ‘Bunda ne var?’ demeyin…
Buna ‘gönül alma’ denir.
Unutmayalım, ‘Yarım elma, gönül alma!’ denir…
Düşünmek önemlidir…
Bir ikinci haber yine Haber Ekspres’ten;
‘Polisten yürek ısıtan görüntü!’
Evsiz barksız bir vatandaşa trafik polisleri gıda ve yiyecek yardımında bulunuyorlar.
Görüntüler uzaktan alınmış…
Polisler Alsancak’ta, daha önceden bildikleri metruk binanın önünde araçlarını durduruyor, bagajdan çıkardıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahibine veriyorlar…
Herhalde mutluluk bu olsa gerek…

Tesbihsiz Baba!

Bornovalı emekli Başkomiser Eray Karacalar arkadaşımız var.
Atlı Polis’ten tutun da teröre kadar her birimde çalıştı.
Yıllar önce İstanbul’da görevdeyken, her hafta sonu, Galatasaray Lisesi önünde toplanan, daha doğrusu getirilen, kayıp çocuklarını arayan ‘Cumartesi Anneleri’nin bulunduğu alanda olay çıkmaması için ekibiyle görev alırdı.
Bornova’dan eski kıdemli polis Cevdet Baltacı’nın oğlu da o sıralar Beyoğlu Emniyet Müdürü Aykut Baltacı idi.
Ve Eray Karacalar’ın ekibine yarım ekmek içi köfte, ayran, helva’dan oluşan kumanya hazırlatırdı.
Ama bu ekip bu göreve gitmeden önce sulu yemek yediği için, bir gün, yol kenarında ellerindeki üstüpü içinde tiner bulunan sahipsiz çocuklar görürler…
Eray elindeki kumanyayı, ‘Sağol Baba!’ diyen aç 15-16 yaşlarında çocuğa verir.
Bir hafta sonra ise İstiklal Caddesi üzerindeki Fransız Konsolosluğu önünde sayıları artan çocukları görürler. Ekip elindeki kumanyayı bu çocuklara verir.
Ve sıkı durun:
Daha sonra bu tinerci dediğimiz sokak çocuklarının sayısı fazlalaşır.
Aralarında para toplayıp artı köfte ekmek yaptırarak ‘Baba!’ diye eline yapışan bu çocukların karınlarını doyururlar…
Ama ya sonra.
Memlekette hayırsever mi yok?
Bornovalı Eray Karacalar’ın aklına Çiçek Pasajı’ndaki Dernek Başkanı Sıvas Yıldızelili Oktay Bey gelir…
Sorunu anlatır ve karınlarını doyurmalarını sağlar…
Düşünün 200 metre ileride çocuklarını arayanlar ve yakınlarında en azından 15- 20 tane sahipsiz, anasız- babasız aç çocuklar…
Ve, İstanbul aleminde; tek bıyıksız, siyah takım elbisesiz, tespihsiz ‘Bornovalı Baba Eray!’