Dünya aklını kaybetmiş olacak ki küreselliğe dayandırdı kirlilikler krizler adını. İnsanoğluna huzur batıyor. Acı veren şeyler revaçta. Herkes herkesle kavga halinde! Evde, sokakta, işyerinde her yerde kavga, çatışma. Yetmedi iç savaş, dış savaş vesaire. Konuşarak anlaşmak yerine bangır, bangır tartışmak, kavga, dövüş, taciz, tecavüz, yetmedi cinayet seyrettiriliyor film ve dizilerle. Şiddet öngörülüyor demek daha doğru belki de. Bu koşullarda sevgi ve barışa dayalı toplum bilinci oluşturmak zor. Kin ve nefret aşılanıyor sürekli.

Kardeş kardeşe düşmesin diye "et tırnaktan ayrılmaz" deyimleriyle büyütülen toplumduk biz. Korunarak kollanarak, korumayı kollamayı öğrendik ve öğrettik. Artık durum değişti. "Analar babalar değişti de mi değişti? Eğitim öğretim değişti de mi değişti?" diye sormaya gerek yok. Dünya değişti. Fırsatçılık revaçta artık! Eskiden de vardı ama tek tük. Fırsatçılık kol gezdiğinden beri sayılamayacak kadar fazla. En ufak menfaat çatışmasında kan gövdeyi götürüyor. Durum böyleyken mezhepler çatışmış. Ülkeler savaşmış. Çok mu? Koşullar değişmedikçe Dünyada ne kavga biter ne de savaş. Küresel kirlilikler krizler hepsi insan eliyle.

İnsanoğlunu kendiyle barıştırmak gerek. Ne yapıp edip barıştırmak gerek. Ebeveynler öğretmenler bu iş için biçilmiş kaftan ama önce onlar kendileriyle barışık olmalılar elbette ki. Bana göre kendiyle barışamıyorsa insan ne anne olsun, ne baba, ne de öğretmen. Kötü rol model oluyorlar evlatlarına, öğrencilerine. Şiddetten şiddet ürüyor çünkü. Devleti yönetenler de önemli. Herkesten çok onlar barışık olmalı kendileriyle. Değil ise yönetici olmasınlar. Kötü rol model oluyorlar ulusal ve uluslararası camiaya. Şiddet şiddeti davet ediyor çünkü.

Mezunu olduğum İzmir Özel Türk Koleji (İTK) 2014 yılı mezunlarını uğurlarken 61inci mezuniyet coşkusuna katılmak üzere ben de oradaydım. Geçmişi yad ederken çok duygulandım. "O ne disiplin o" dedim kendi kendime. Dört dörtlük bir törendi.  Bahattin Tatış, Büyük Çiğli ve Marmaris kampüslerinden 167 mezun kazandırıldı ülkemize. Tören Uşak-ı Zade Köşkü bahçesinde yapıldı. Töreni iki değerli edebiyat öğretmeni Sibel Sentay ve Murat Gil sundular. Ahmet Utku'dan (İTK mezunu – Ege Üniversitesi Konservatuvarı öğretim üyesi) dinlediğimiz tangolarla başlayan gece yaklaşık dört saat sürdü.

Genel Müdür Yiğit Tatış'ın konuşma metnine hem vatandaş, hem de halk sağlıkçı bilim insanı kimliğimle hayran kaldım. Kendisiyle de paylaştım duygu ve düşüncelerimi. Ülkemiz gündemine yönelik konuların çözümünde toplum bilinci oluşturmayı  ön planda tutarak hazırlanan metin İTK mensubu olarak beni ziyadesiyle mutlu etti. Bu bölümleri siz değerli okuyucularımla da paylaşmak istedim. Şöyle ki:

"64 yıldır aralıksız, yavaşlamadan, prensiplerinden ayrılmadan, ödün vermeden, Atatürkçü, Laik, Dengeli, Disiplinli Erdemli bireyler yetiştirmek için uğraştık ve başardık. Bugün Dünya'nın dört bir yanında, ülkemizin her köşesinde başarıları ve değerleri ile bizleri gururlandıran on binlerce mezunumuz var. Siz yeni mezun gençlerimizde bu onurlu mezunlar cemiyetine katılıyorsunuz. Sizleri tebrik ederim. Ülkemiz gelişmiş ülkeler grubuna katılmak için çabalıyor. Her geçen yıl, Atatürk'ün başlattığı hareket ile daha kuvvetli bir ülke haline geliyoruz. Fakat ne yazık ki bu süreçte kötü günlerimizde, şansız anlarımızda, hatalarımızda olmuyor değil. Ülkemiz yakın bir zamanda bir facia yaşadı. Birçok insanımızı kaybettik. İnsan hayatının değerinin, eğitimin öneminin, kurallara uymanın gerekliliğinin yeterince algılanmadığı, yani özetle sorumlu bireyler, sorumlu liderlerin yeterince olmadığı ülkemizde bu tür faciaların yaşanması ne yazık ki çok şaşırtıcı değil. Ancak kaderine razı olmayan, bu ülkenin kaderine razı olmayan insanlarda var. Sizler, Atatürkçü gençler, işte böyle insanlarsınız. Değerli gençler, sizler kendisini bu değerlere adamış bir matematik öğretmeninin,  1950 yılında kurduğu bir eğitim yuvasından mezun oluyorsunuz. Ülkemizin aydınlık bir gelecekte var olabilmesi için, eğitimli, erdemli ve sorumluluk sahibi gençlere ihtiyacı olduğunu gören, yalnızca bunu görmekle kalmayarak, Türkiye'nin en köklü eğitim kurumlarından birini kuran Bahattin Tatış'ın okulundan mezun oluyorsunuz. Ancak ve ancak bu ülke aydınlık ve medeni seviyeye sizlerin sorumluluklarınıza sahip çıkmanız ile ulaşacaktır. Bizler sizleri bu hislerle yetiştirdik".

Öyle şeyler oldu ki son bir buçuk ay içinde ülkemizde, sonunda, Diyarbakır Lice'de askeri garnizona girip,  nöbetçi askerin gözü önünde, Türk bayrağını indirme cüret ve cesaretini de gösterebildiler. Akıl almaz bir durum. Toplum huzursuz, bir o kadar da kaygılı geleceğinden. Bayrak bir milletin varlık sembolüdür. Bayrak olmadan bağımsızlıktan söz edilemez. Bayrağa saygı duymak ve duyulmasını sağlamak kendimizi ve inandığımız değerleri korumak anlamına gelir. Uğruna canını feda eden kahraman atalarımızı, büyük mücadele veren milletimizi anımsatır.

Gelecek gençlerin. Gelecekte var olabilmeleri için geçmişe ve değerlerine sahip çıkan evlatlar yetiştirmek, öğrenciler eğitmek zorundayız. Ancak önce kendimizi gözden geçirmek koşuluyla tabii! En kötüsü olup biteni yok saymak. Ortalığı güllük gülistanlık göstermek yani! Sorunlar pire iken deve oluyor bu tutumla çünkü.