Ahmet Şen üretime ve düşünceye önem veren değerli bir hemşerimiz.

İlginç ve önemli görüşleri daha doğrusu sorunlara duyarlı bir yaklaşım sergilemesi ile dikkatimi çeken arkadaşlarımızdan.
Örneğin şöyle diyor, son paylaşımında:
‘Eylül bir ay değil, bir aylık ayrı bir mevsim!’
Hadi bakalım bu cümledeki ve yorumdaki anlamı çözün?
Hüseyin Öztürk’ün yanıtı şöyle:
‘Eylül ayını ben de sevmem kardeşim!
Eylül ayı çiftçi için borç ödeme ayı belki bilirsin.
‘Yusuf Yusuf!’ deme ayı bu ay...’
Bizden büyükler de, Eylül’de yaprak dökümünün tüm canlılarda, hatta insanlarda daha fazla yaşandığını, kaybettiklerimizin sayısının arttığını belirtirlerdi.
Ahmet Şen’den bir yorum daha;
‘Bir şeyi ne kadar sıkar kısıtlarsan birilerinin ekmeğine tereyağı sürersin, kullanırlar!
Düşünce özgürlüğü de buna dahil!
İnsanların düşünce, inanç, giyim bizi bunlarla korkuttular.’
Ve son cümlesi:
‘Biz çocuklarımıza çağdaş bir dünya bırakalım…’
Belirttim ya;
Ahmet Şen Bey sorunları kendine ‘dert’ edinen ender İzmirlilerden…
Bana şu mesajı gönderdi:
‘Bu sene Menemen Ovasında kanallardaki pis suyu pompalar ile çekip tarla suladılar!
Neden?
Su yok!
Suyu erken kestiler, haklılar!
Kuraklıktan!
İzmir’in, kullandığımız suyumuz, denize akıyor!
Binlerce dönüm yer sulanır!
Arıtılıp sulama kanallarına verilemez mi?’
Yanıtım:
‘Su içinde yapılır!’
Yani çok basit…
Ama görüş lazım…
Yapacak beyin lazım…
Bu konuyu bir iki İzmirli daha gündeme getirmişti…
Ben de yazmıştım…
Ama sakalımız yok ki…
Patlayan bir iki boruyu, onlarca şikâyet ve ihbardan sonra bile zorlukla yapanlardan ne beklenebilir?
Çok iyi anımsıyorum:
Biz çocuk yaşlarda, Bayraklı’ya çalışan körfez vapurunun yanaştığı iskelenin yanına Bornova ovasındaki yollardan yürüyerek gider, yüzer ve yine geldiğimiz gibi geri dönerdik.
Şimdi olmayan, TRT konutlarının yani Bornova Şehir Stadının bulunduğu yerde, maydanoz ve diğer sebzeleri yetiştirenler, açıkta akan lağım sularını çekip tarlalarını suluyorlardı.
Görmesem inanmam…
Belki bir üretici, ya da birkaçı yapıyordu, ama yapıyordu…
Şimdi birçok Anadolu köyünde ya da küçük yerleşim yerlerinde hâlâ kanalizasyonlar açıkta akıyor…
Görmesem inanacak halim yok…
Bir ara köy içlerinin tüm yolları parke yapılmış, kanalizasyon sistemleri kurulmuştu…
Şimdi ise arıtmaya önem vermeliyiz…
Tabii ki bununla birlikte atık suları değerlendirmeye çalışmalıyız…
Paket arıtmalar da var…
Yani zamanımızda bu zor değil…
Zor olan kafa yapılarımızı değiştirmek ve tembellikten kurtulmak…
Aynı kafada kalanlara da ‘Güle güle’ diyerek el sallamak…