Aşağıdaki satırları bir ara birlikte yana yana çalıştığım ‘Edebiyat ustası’ Bekir Yurdakul’dan alıp paylaşmayı beklerdim.

Bekir Hoca neredeyse her gün gazeteleri tarar ve ‘Olur mu?’ diyerek hataları önüme getirirdi.
Bir gün, ‘Bekir Hocam, ‘Antep Fıstığı’ hemen her yerde büyük harfle özel isim olarak yazılıyor?’ diyerek, hatalı olduğunu savunmuştum…
Bir an düşündü, ‘Sen haklısın!’ dedi.
İzmirli eski, usta gazetecilerden Murat Eştürk hâlâ gazete ve dergileri okurken, hatalı cümle ve sözcüklerin altını çiziyor.
Sonuç mu, ‘yazboz tahtasına’ dönüyorlar…
En iyisi ben yerim dolmadan lafı Metin Aydınoğlu’na vereyim…
‘Yazmasını bilmeyen, yazdığının nereye gideceğini, nasıl anlaşılacağını bilmeyen, edebiyattan vazgeçtim daha güzel Türkçemizin en basit kurallarını bilmeyenlerle doldu, dört bir yanımız.
‘Herkes’ yerine ısrarla ‘herkez’ yazan mı ararsınız, -de ile -da’yı, mi ile misiniz kelimesini nereye koyacağını bilemeyenler, her yerde.
Kelime dağarcığı çok zayıf, bir kelimenin ne anlamına geldiğini, başka hangi anlamlara geldiğini bilemeyenler, herkesi kötü etkiliyor.
Ayarımızı bozuyor.
Yazarı, yazamayanı, kendi yazamayıp başkasına yazdıranı, gastecisi (!), yorumcusu.
Bir dur demek gerek.
O kadar çok örnek var ki.
En son yaşadığımı yazayım da içimde, bende kalmasın.
Televizyonda ana haber bülteni.
Haberi okuyor arkadaş.
Tamam az elemanla çok yoruluyorlar, tamam hız dünyası, tamam çok tıklanman en erken senin haberi vermen gerek, böylece reklam gelecek haber sitesi ihya olacak.
Her şeye ‘eyvallah’ tamam da.
Biraz düşünseniz de yazsanız haberi, dosdoğru okusanız.
Milyonlar izliyor ve de çok etkileniyorlar.

Ana haber bülteni, şöyle veriliyor.
Bir ticari taksi, iki kadın müşteri bir de şoför.
Kadınların burnuna çok kötü koku gelmiş, hem de bagajdan.
İğrenç kokuya dayanamamışlar, ne burun ama mübarek.
K-9 dört ayaklısı sanki.
Çaktırmadan aramışlar cepten, az ötede emniyet durdurmuş aracı.
Arama yapıyorlar.
Meğer kokan esrar, eroin, kokain imiş.
Arkadaki bagajdaki bavuldaki kokuyu hissedeni, alkışlıyorum.
Haberde böyle diyor, inanmayıp da ne yapalım yani.
Sıkı durun, esas konuya geliyorum.
Kokuyu alan iki kadını kutladılar haberde, şoför için ne ifade kullandılar.
Biliyor musunuz, tahmin ediyormusunuz ?
Haber okuyucu aynen şunu dedi, ‘Polisleri karşısında gören şoför İNKAR ETTİ’.
Evet evet hem de İNKAR ETTİ dediler.
Hem de 3 kez, üstüne basa basa.
Yahu Allah aşkına.
Gazeteci delikanlı olur, asil insan olur, tartmadan yazmaz, yorum yapmaz, hakaret etmez, karalamaz, çamur atmaz.
Şoförün o kötü işleri yaptığından nasıl emin oluyorsunuz.
Gördünüz mü, başkası koymuş olamaz mı?
İspatınız var mı?
Suçu kanıtlandı da hala inkâr ediyor gibi, haber okunmaz.
Çok saçma.
‘İnkâr etti’ gibi saçma, suçlayıcı laf yerine,  şoför iddiaları red etti, deseniz, ölür müsünüz?
Mahkeme karar verecek deseniz olmaz mı?
Şoförün suçsuzluğu ispatlanınca, kafanızı nereye sokacaksınız.
4 dakikalık haberde, katile, eroin satıcısına, hırsıza hemen karar vermeseniz.
Zamana bıraksanız.
Hız, hız tamam da, içiniz hiç mi cız etmiyor?
Siz ya gazeteci değilsiniz, ya da insan değilsiniz.
Ya da ikisi birden, az sonra, yayında…