Bilmeyenimiz, duymayanımız yok sanıyorum:

Ülkemizde uzun bir aradan sonra yüz yüze eğitimin başlaması, beraberinde üniversite öğrencilerinin yurt sorununu da gündeme getirdi. Çocuklarımızın yurt binalarının önünde, banklarda uyumak zorunda bırakılması hepimizin içini kanatan büyük bir yara.
Çocuklarımız en doğal hakları olan eğitim ve barınma hakları ellerinden alınarak mağdur ediliyorlar.
Bu mağduriyet en çok da kız çocuklarımızın eğitim hayatlarında hissediliyor.
4+4+4 eğitim sistemi ile kız çocuklarımızın erken yaşta okullardan alınarak eğitim haklarının ellerinden alınması sorunu henüz çözülememişken, büyük zorlukları aşarak üniversitede eğitim şansını elde edebilmiş kız çocuklarımızın karşısına çıkan bir de barınma sorunu, mağduriyetlerini derinleştiriyor.
Bu imkânsızlıklar ve yanlış eğitim sistemi nedeniyle dar gelirli ailelerimizin kız çocuklarının eğitim fırsatları nerdeyse ellerinden alınıyor.
Bu büyük yaranın kaynağının en temeli eğitimde uygulanan 4+4+4 sistemi ve özelleştirme politikalarıdır.
Çok açıktır ki ülkemiz artık özelleştirme politikalarını, hayatın içinde kaldıramamaktadır.
Bugüne kadar uygulanan yanlış politikalar yüzünden özel yurtların ortaya çıkması ve teşvik edilmesi nedeniyle dar gelirli ailelerin çocukları tarikatlara muhtaç hale getirilmiştir.
Bu durumun nelere mal olduğunu 15 Temmuz’da ve kızlarımızın tarikat yurtlarından yükselen içimizi yakan çığlıklarından gördük.
Bu nedenle de bu büyük sorun aynı zamanda bir güvenlik sorunudur. Kızlarımızın güvenliği devletimize emanettir.

*

En değerli ve temel bir hak olan eğitim hakkından, bütün yurttaşlarımızın eşit şartlarda yararlanması zorunluluğu sosyal devletin gereğidir. Devletimiz bu sorunu en başta eğitimde özelleştirme politikalarından vazgeçerek çözebilir.
Devlet ihtiyaca göre barınma imkanını kendi eliyle çözmeyi hedeflemeli ve bu ihtiyaçlar kontenjana göre belirlenmelidir.
Bugün de önümüzde duran ve acil önlem alınması gereken bu büyük sorunun çözümünün adresini bizzat devlet göstermelidir.
Çocuklarımızın eğitim hakkı, ev sahiplerinin insafında değil, başta kız çocuklarımız olmak üzere güvenlikli, sağlıklı, kalabilecekleri yer sorunu devlet eliyle acilen çözülmelidir.
Devlet bütün kurum ve kuruluşları, halkçı belediyecilik anlayışına sahip olmak zorunda olan tüm belediyeleri, özel tüm işletmeleri görevlendirerek acil eğitim seferberliği başlatmalıdır.

*

Okuduğunuz bu sözler ve açıklama ne bana ne de hafta sonunu İzmir’de geçiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait değil…
Önümüzdeki yıl beş yıldızlı Yurt Binası yapacağını açıklayan Tunç Soyer’e ait hiç değildir.
Prof. Dr. Tülin Oygür’ün hafta sonu açıklaması…
Anımsamayanlara hatırlatayım;
Hani Afganistan’daki gelişmeler sonucu yaptığı açıklama ile büyük tepki çeken Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür…
Ve hepsinden önemlisini nakledeyim:
Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri Tanıtım Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu.
Erdoğan yurt sorunu yaşayan üniversite öğrencilerinin başlattığı 'Barınamıyoruz' hareketi ile ilgili, ‘Yalan söylüyorsunuz, hayatınız yalan. Bizim yurtlarımız ortada, bütün bu yurtlarla birlikte kapasite ortada’ dedi.