Bu kaçıncı?

Herhalde ilk ben değilim…
Kim bilir aynı not kaç kişiye gitmiştir…
Öyle ki, 'facebook' bile beni uyardı;
'Bu kişiyi tanıyor musun?' diye…
'Hayır!' dedim…
Facebook bu arada ikinci uyarıyı yaptı;
'Sakın kimseye ne para göndermeyin!' diye…
Olay şu:
Cumartesi günü, her zaman olduğu gibi beş altı kişi 'arkadaş' olmak için öneride bulundu…
Bir ikisini tanıyordum…
Genelde 'arkadaşlık isteklerinde' kişinin hakkındaki bilgilere ve fotoğraflar ile katılımına göz atarım…
Şüphe ile yaklaştıklarım, tanıdığım isim olsa bile önerisini kabul etmem, ret ederim…
Ama bilgisayarımın şarjı bitmek üzere idi…
Bir de ortak arkadaşların olduğunu görünce herkes için 'onay' düğmesine bastım…
Gece yarısına kadar her şey normal idi…
Yazım için bilgisayarı açtığımda 10 ortak arkadaşımız olan Hülya Öztürk isimli kişiden 'merhaba' diye selam veren ve şöyle devam eden mesajını gördüm:
'Seni tanımıyordum ama çok ortak arkadaşımız olduğunu öğrendim ve bu yüzden sana Facebook'ta arkadaşlık daveti gönderdim.'
Bir sonraki notta ise 'Bu izinsiz giriş için özür dilerim!' yazıyordu…
Ben de yazımın girişinde de belirttiğim gibi bir mesaj yazdım:
'Ben genelde herkesi arkadaş kabul etmiyorum. Ancak ortak tanıdıkların isimlerini görünce sizi onayladım' dedim…
Ve dolandırıcılık girişimi başladı…
Adı Hülya mı, yoksa Hasan ya da Süleyman veya Fransuva olan kişiden şu not geldi:
'Türkiye'de doğdum ama şu anda Fransa'dayım.  Yaklaşık 20 yıldır Fransa'da odun ithalatçısıyım.  Bir çek yazmak istediğim için sizinle bu şekilde iletişim kurmak zorunda kaldım.'
'Bu izinsiz giriş için özür dilerim' dedikten sonra şu notu yazdı:
'Merhaba, ben çok ciddiyim.  
Bu mesaj için özür dilerim.  
Benim adım Hülya Öztürk Türkiye ama Fransa'da yaşıyorum.  
Profilinizi okuduktan sonra size mesajımı göndermeye karar verdim.  Sizinle bu şekilde iletişim kurmak zorunda kaldım çünkü çok önemli bir şey yapmak istiyordum:
Beni ölüme mahkum eden ciddi bir hastalığım var.  Beyin kanseri ve şeker hastalığı ile ilgili ve SOCIETE GENERALE banka hesabımda  500 000 euros bir meblağ var ve bunu dikkatli kullanması gereken dürüst ve güvenilir bir kişiye iade etmek istiyorum.  
Otomotiv ekipmanı ithal ediyorum ve 3 yıl önce kocamı kaybettim ve bu beni üzdü ve bir daha evlenmedim.  
Bu parayı ölmeden önce bağışlamak istiyorum ki öldükten sonra da birçok nimete kavuşayım.  
Çare bulamadığım bu hastalıklar diyarında günlerim sayılı olsun.  Bağışımı kullanıp kullanamayacağınızı bilmek isterim.  
Tanrı seni korusun…'
Tutarsızlıklar mektupta açık ve net belli…
Her şeyden önce biz 'Tanrı' dan çok 'Allah' sözcüğünü kullanırız.
Hatta bir zamanlar bu konuda da bir yazı yazmıştım….
Yine geçenlerde Türkiye'nin gelmiş geçmiş en ünlü dolandırıcısını yazmıştım.
O ne demişti?
'Ben beni dolandırmak isteyenleri dolandırdım!'
Hakimler ise ne diyor?
'Aldatmak isteyen aldanır!'
Yani sazan gibi atlayanlar olur…
Facebook bile bunları öğrenmiş ama nedense insanlarımız bu tür dolandırıcıların tuzağına düşüyor.
Allah bunlardan bizleri korusun, uzak tutsun…