Son zamanlarda tanıştığım insanların ortak bir özellikleri var!

Kesinlikle haksızlığa gelemiyor, bir şekilde direniyorlar.
Bunların çoğu da, bazı kesimlerin ısrarla ortaya çıkardığı ‘Z’ adı verilen genç kesim değil…
Çoğunun çoluk çocuğu, hatta torunu var…
Belki de yaşamlarında ilk kez toplumsal olaylara ilgi gösteriyorlar.
Çoğunluğu kadın bu insanlar adaletsizlik ve haksızlıklara karşı seslerini bir şekilde duyurmaya karar vermişler.
‘Böyle gelmiş, böyle gidemez!’ diyerek, halkın yararına değişim yaratmak isteyen sıradan vatandaşlar bunlar…
Derneklerle, kampanyalarla, platformlarla özellikle kentlerinin sorunlarına dikkat çekmeye çalışıyorlar, çare arayanlara yardım ellerini uzatıyorlar ve yılmadan karşılıksız, beklentileri olmadan verdikleri hukuki mücadeleleri de sessiz sedasız kazanıyorlar.
Çünkü bunlar, uzun süre, karşılıksız Devlet, Turizm, Çevre bakanlıklarında birlikte yan yana çalıştığım İzmirlinin ablası Işılay Saygın gibi, ‘Halka hizmet, hakka hizmettir’ diyerek bir şekilde güç sahibi olanlara karşı mücadele ediyorlar.
Son zamanlarda bunlardan bazılarının adlarını sizlerle paylaşmıştım…
Çeşme Kadın Platformunu oluşturduktan sonra bunu derneğe çeviren Başkan Nermin Ekinci, Selma Artar ve diğerleri…
Hatta RES’lerle mücadelesini tek başına yürütmeye devam eden Madeleine Staaf Kura…
Bu isimler şu anda ekip arkadaşlarıyla birlikte, Çeşmeli hayırseverlerden topladıkları gıda ve giyim eşyaları, hatta oyuncakları ihtiyaç sahiplerine dağıtmakla meşguller…
Nermin Ekinci ile birlikte şu bilgiyi paylaşmışlar:
Ramazan paketlerimizi ailelerimize dağıtmayı sürdürüyoruz.
Sizler de çevrenizde  ihtiyaç sahibi ailelerimiz varsa bize bildirebilir ya da bu güzel dayanışmanın içinde olmak, katkı koymak isterseniz, bize ulaşabilirsiniz.
Çeşme Kadın Dayanışma’ Derneği’ne katkı ve desteklerinden dolayı İbrahim Atalan’a ve tüm hayırseverlerimize çok teşekkür ediyoruz.
Bu zor günleri dayanışma içerisinde atlatacağız…’
Genelde parolaları şu:
‘Eğitim olmazsa olmaz!’
6 Nisan’da Selma Artar’dan şu kısa mesaj gelmişti, ekinde de mahkeme kararı vardı…
‘Evet işte bu!
Çeşme Ovacık’ı kurtardık!
Şimdilik!...’
Konu gündemimde ama bir türlü olaylara yetişemediğim, biri bitmeden bir diğeri değil iki üçü birden ortaya çıktığından, çıkarıldığından hangisine yetişeceğim diye dertlenip duruyorum…
Başkan Nermin Ekinci, ‘Bir zamanlar Alaçatı dememek için….’ Diyerek Gazeteci İsa Atagöz ile birlikte Alaçatı sulak Alanı görüntülerini paylaşmışlar.
Birkaç gündür Alaçatı Port ile ilgili TKP’nın yaptığı basın toplantısından söz etmiştim…
Ama bu arada önemli bir konuyu atlamıştık…
Alaçatı Sulak Alan kuş üreme merkezlerinde bildiğiniz Anayasa’ya aykırı suç işliyorlar; ‘Her şey kanuna uygun!’ diyerek.
Bu Alaçatı Projesi başladığından beri sürekli şaibeli akçeli işler dönüyor. Çağla Kubat bile şikayetçi olmuştu, rüzgar kalitesini bozduğu için.
Kıyı kenar şeritleri tim itirazlara rağmen değişti, sit alanı dereceleri ile oynandı.
Sizin anlayacağınız Alaçatı’nın bu kısmı ranta kurban oldu.
Bizim anacımız 150 kadar kuş türünün üreme ve göç yolu alan sulak alanı korumak.
Düne kadar kimseden ses çıkmadı.
İzmir Mimarlar Odası konuyu yine gündeme getirdi…
Bakalım gelişmeler nasıl olacak?