Yorum yapanlara göz atarken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu açıklamasını gördüm:

Dediği şu:
Milli Eğitim Bakanı Özer “Sınav olmasın dedik, sendikalar ayağa kalktı” demiş.
Sınavdan, mülakattan daha makul çözümler var elbet.
Yine çağrı yapıyorum, gelin birlikte çözelim bu işi.
Öğretmenlerimizin çok daha büyük dertleri var, böyle anlamsız şeylerle incitmeyelim kendilerini…
Aklıma bir zamanların Maarif Vekili yani Milli Eğitim Bakanının söylediği aklıma geldi:
‘Şu okullar olmasaydı, Maarifi ne güzel idare ederdim!’
Bu cümle her şeyi özetliyor…
Okullar denilince aklıma bu kez, Karşıyaka Atakent Lisesi geldi.
Neler söylendi, neler anlatıldı…
Ama nedense bizi tatmin edici bir açıklama olmadı.
Birçok iddia ve gelişmeler gibi bir anda bu da unutuldu…
Bir gazeteci köşe yazısında ‘O soruşturma kimlere dayanınca durduruldu?’ başlığıyla ilginç olayları anlatıyor.
Ama karşı taraftarlardan yanıt hazır:
Ahmet Necip şunları söylüyor:
‘Bugünlere nasıl gelindiğini unuttunuz mu yoksa!?
Zamanın Adalet Bakanı Moğultay işe alımlarda partizanca (CHP/SHP) davrandığı için tenkide uğrayınca "ne yani MHP'lileri mi alayım" mealinde savunmuştu!
Önceki S.Oktay "dede" de aynısını yapmıştı!’
Benzer gaflar çok..
Ankara’daki, özellikle Parlamento muhabirleri bence ‘gaflar!’ başlığıyla kalın birkaç ciltli kitap yazabilirler…
Tabii ki notları varsa ya da cesaretleri varsa…
Çünkü sıradan vatandaşların akıllarında kalanları onlar nedense bilmiyorlar!

 Fatih Düz isimli bir vatandaşımız şunları yazmış;
‘27 yaşıma kadar tüylerinden dolayı şeftaliye dokunamadım, hep annem soyup getirdi.
27 yaşında evlendim, eşim bana, ‘Bu çok saçma bir huy ve bence bunu aşabilirsin!’ dedi.
Artık şeftaliye dokunabiliyorum.
Şımaracak bir anneniz yoksa hayat sizi kocaman bir şeftali tutucusuna çevirir.’
Fatih Bey aslında birilerine ironi yaparak laf atıyor.
Ama kime?
Ya da ne demek istiyor!
Anlatımın öznesi ‘Şeftali’
Biz yarma ve sulu şeftaliyi biliriz…
Ama şeftalinin tüylerinin birilerini rahatsız ettiğine ben ilk kez tanık oluyorum.
Kendisini tanısam, ‘Ne demek istiyorsun?’ diye soracak ve sizleri de bilgilendirecektim.
Ümit Özdağ hemen her gün bir meseleyi gündeme getiriyor.
Suriye ya da Türklük konuları için yazdıklarını söylediklerini, iddialarını bilmeyen yok.
Bu kez yine ilginç bir konuyu gündeme getirmiş, bir de yazısına haritalar eklemiş:
‘Bu 2 haritayı dikkatle incelerseniz Türkiye’nin Filistinleştiğini görürsünüz. Filistinliler “Bir şey olmaz” diyerek topraklarını satmışlardı.
Türkiye’de benzer bir süreci yaşıyor.
Zafer Partisi Türkiye’nin Filistinleşmesine direnen partidir. Zafer Türk Milleti’nin olacak…’
Belki bu konuda bugün olmazsa yarın ya da yakında hem MHP’nin hem de İYİ Partinin hatta AKP’nin kurmaylarının açıklamalarını duyarız.
Yazımı bir iki ilginç görüş ile kapatayım:
‘Koskoca ülke bazıları için darphane, Suriyeliler için doğumhane,
Bizim için de tımarhane oldu!’
‘Camiye siyaset girerse ibadet kalmaz, mahkemeye siyaset girerse adalet kalmaz.’
Günün ya da haftanın haberi ise şöyle:
‘Sorgun Belediyesi festival kapsamında ilçeye Rabia ve Bozkurt yapan el maketleri caddeye dikti.
Bu maketler “Cumhur ittifakına jest ve  bağımsızlığımıza abanmak isteyenlere mesaj”mış.
Maketler parka yerleştirilecekmiş.
Her görüşten insanın vergisiyle parti propagandası yapıyorlar’