Avukat Özdemir Sökmen, babası rahmetli Hikmet Ağabey gibi Bornova’nın önemli simalarındandır.

Öğrenciliği ve sonrasında bir ara meslektaşım da oldu.

Patron Aydın Bilgin iki kişiye şans tanımıştı;

Biri ve bana göre en önemlisi Özdemir Sökmen idi…

İkinci isim ise babası general olan Fatih Çekirge idi…

Özdemir, ‘Ben eğitimim üzerinde yürüyeceğim’ dedi…

Bir gün izni olursa ağzından nedenlerini de anlatırım.

‘Sosyal Demokrat’ olduğu için DSP İl Başkanlığını da yaptı, İzmir Barosu Başkanlığını da…

Aslında hakkında ‘kitap yazılacak’ bir aile Sökmen’ler…

Şimdi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e, ‘Bornovalı bir vatandaş’ olarak sosyal medyada yazdığı mektubu okuyalım:

İKİ YAŞLI YOLCU

‘Sayın Tunç Soyer'in dikkatine...

18 Mart 2021 perşembe gecesi Bornova'daki evime gelmek üzere Konak'tan 22.30 metrosuna bindim.

Önümde birisi çok diğeri orta yaşlı, ellerinden ve üst başlarından, muhtemelen inşaat işçisi oldukları anlaşılan iki emekçi, trenin Hilal ve Halkapınar'da biraz fazla beklemesini içerliyor, otobüsü kaçıracaklarından dert yanıyorlardı.

Nitekim Bornova'da benimle birlikte Metro'dan inip otobüs duraklarına zorlukla koşmalarına rağmen, muhtemelen Doğanlar ya da Işıkkent Durağından kalkan otobüs duraktan hareket etti.

Yaşlı emekçiler telaşla otobüse el edip durmasını istemelerine rağmen şoför durmadı, Ege Üniversitesi önündeki ana yola çıkmak üzereyken kırmızı ışık yanınca otobüs durmak zorunda kaldı.

Bunun üzerine iki şahıs otobüsün ön tarafına doğru koşturup kapıya vurarak, şoföre açması için adeta yalvardılar.

Ama ne yazık ki kapı açılmadı.

Gece saat 23.10,etrafta kimse yok.

Otobüsün içinde de en fazla 3 kişi var.

Kırmızı ışıkta yaklaşık yarım dakika beklemesine rağmen gariban işçilere kapıyı açmayan otobüs şoförü kendisine yeşil ışık yandığı halde otobüsü stop ettirip aşağıya indi ve iki yaşlı adamın üzerine adeta dövecek gibi yürüyerek, ‘Siz otobüse nasıl vurursunuz?

Bu kamu malı.

Vaktinde yetişseydiniz kardeşim.

Durak harici yolcu alamam. Siz bunu bilmiyor musunuz?’ diyerek el kol sallama, bağırma  çağırma, hakaret etme vb. gibi yakışıksız davranışlarla iki vatandaşa konuşma fırsatı bile vermeden, nöbetçi hareket memuruna ‘al şu adamları başımdan’ diyerek çok sinirli bir şekilde otobüse dönerken ben devreye girdim.

Şoföre, ‘Gece yarısı, ortada korona yasakları da varken iki gariban vatandaşa bu şekilde davranmasının doğru olmadığını, kırmızı ışıkta beklerken, etrafta ne insan ne de araç dahi bulunmazken, en fazla iki-üç saniyede bu iki yolcuyu otobüse almak varken olayı buralara getirmenin doğru olmadığını, insanlığın ölmediğini’ söyledim ama dinleyen kim?

Kızgın ve sinirli şoförümüz otobüse binip öfkeyle uzaklaşırken, günün yorgunluğu omuzlarına çökmüş, belki de son otobüsü kaçırmış olmanın, evlerine nasıl gideceklerinin sıkıntı ve endişesi yüzlerine vurmuş iki işçi vatandaş, ‘Bu şoförü yarın belediye başkanına şikayet edeceğiz!’ diyerek teselli bulmaya çalışıyorlardı...

BAŞKAN NE DİYECEK?

Sayın başkanım; bilmiyorum bu vatandaşlar size ulaşabildiler mi?

Yine birileri size bu mesajımı iletebilir, bu olayı anlatabilir mi ama ben yine de üzerime düşeni yapmış olayım.

Evet, belediye otobüslerinin durak harici yolcu almaları yasaktır.

Bunu biliyoruz.

Ama bu memlekette ‘Anayasa Kuralları’ bile fütursuzca çiğnenirken, gece yarısı sokakta kalan iki yaşlı insanı, ortam ve durum müsait olduğu ve kırmızı ışıkta beklediği halde kamuya ait otobüse almamaya direnen, üstelik haksız yere bu vatandaşlara bağırıp çağıran  otobüs şoförünü tespit ederek uyarmak, sosyal demokrat bir belediye başkanına yakışır diye düşünüyorum.

Siz ne dersiniz?..’